HASAN ÇELEBİCAN
Bahçeler Sok. 17/1 Mecidiyeköy Tel. : 66 89 76
Ankara, 4.7.1963
Kader çizgimizin okulda aynı olduğu bu other kazazede arkadaşımı doğrusunu isterseniz tanıdığımdan beri tahlil etmekle meşgulüm, çünkü bu elemanı tam anlamıyla tanımak herkesin harcı değildir. İsterdim ki Hasan, herkes senin gibi sadece iyilik düşünsün, herkesin senin gibi paha biçilmez bir dostu olsun, isterdim ki herkesle ukalalık sendeki gibi sadece görüntüde kalsın.
Düşünüyorum da eğer kalmasaydın bu kadar kafa bir sıra arkadaşsız bir seneyi nasıl geçirecektim? (Kaldığın için sağol) Bu son sene (maybe) birlikte oturmamız da doğrusu bana her olayı anında öğrenmemi sağladı. (Hafta Sonu muhabirlerinin yanında ağzı süt kokar maşallah.) Zor bir ihtimal biliyorsun (!), olur da Amerika'ya gidersen unutamayacağım şeyler var Hasan:
yarattığın yeni araba şekli; müthiş N.H. fıkraların, sürünerek yürüyüşün, turların nasıl giyim eşyasına dönüştükleri, her 4 dakika kala sorduğun soru, kilo nasıl verilemez, okuldan şeyüstü nasıl kaçılır?
Bana kalsa seni Amerika'ya göndermezdim, cünkü bu kadar iyi bir dostu bir daha bulmak gerçekten zor. Yeni Dünya'da biz eskileri hatırla. Have a good life Joe.
DEMİRHAN
Alman Lisesi'nin son iki yılında birini tanıdım, daima içten, yakın, yardıma hazır, fedakar...
Söyleseler inanmazdım 4 sene önce pek hoşlanmadığım birinin arkadaşım olacağını, tahmin edemezdim. Sadece merhabayla kalır zannettiğim bu kişiyle bu kadar samimi olacağımı...
Ve samimiyetimiz belki de bazı olaylar, bazı kargaşalıkları telefonda halletmekle başladı 11. sınıfın başında. Sonra bir baktım konular genişledi, hakkında fikir yürütmediğimiz şey (insan veya konu) neredeyse kalmadı ve seni gün geçtikçe daha çok tanımaya, daha çok sevmeye başladım. Bodrum Gezisi arkadaşlığımızı kuvvetlendirdi ve en iyisi bu sene önlü arkalı oturmamız oldu belki de, samimiyetimizi artıran...
Bazı sabahlar gelip de "size babalar gibi dedikodularım var, duyunca şaşıracaksınız" diyen halin hiç gözümün önünden gitmeyecek. Amerika'ya gitmeni pek istemeyeceğim, yoksa kaynaktan coşkun sular gibi fışkırırcasına akan dedikodularımız bir anda kızgın yaz güneşi altında kalmışcasına kurur.
Lise hayatımızın bitmesine şurada sadece üç ay gibi kısa bir süre kaldı. Ama ne önemi var, lise yaşamımıza hoşçakal demenin ilerki arkadaşlığımıza "merhaba" dedikten sonra...
BANU
Ey tanıdığım en ukala, en üçkağıtçı, en dedikoducu kişi!
Acaba senin bitmek tükenmek bilmeyen deli dolu davranışlarını nasıl bu kadar sabırla çektiğimi anlayabildin mi?
Anlattığın türlü saçmalıkları nasıl büyük bir dikkatle dinlediğimin farkına varabildin mi?
Genellikle birilerinin (!) tarafını tutmana rağmen, neden ben hep sana dert yanıyorum, söyleniyorum ve bütün bunların üzerine senin azarlarını işitiyorum, bunları biraz olsun düşündün mü?
İlk satırda yazdıklarımı boşver!
Arkadaşlığın öylesine güzel, öylesine içten ki, indir yüzündeki ukalalık maskesini, saklama çevrenden gerçek karakterini, göster herkese nasıl duygulu biri olduğunu!
Tek dileğim, her zaman aradığımda seni bulabilmek!
Not: Amerika'ya gitmesen iyi olur. Son aldığım habere göre orada "öcüler" varmış.
SEBLA
Cömertliği, inceliği. esprileri ve müzik zevkiyle her çevrede dikkati ceken ve sevilen seninle bunca sene sınıf arkadaşlığı (ve biraz fazlası!) bende çok çok güzel anılar bıraktı. Son sınıfta da seninle beraber olmak isterdim. Neyse, biz biraz ayrı kaldık ama hiç olmazsa okulun kızları seni (Vakko'yu) bir sene daha görüp tanıma fırsatı elde ettiler. Bol şans ve sağlık diliyorum. Temenni edebileceğim diğer şeylere bunların da yardımıyla zaten kolayca sahip olacağına eminim.
ENGİN KAP
Hasan, müzik ve turizm alanlarındaki yeteneklerine ek olarak, onu başkalarından farklı yapan bir takım meziyetlere de sahiptir. (Düşündüğünü çekinmeden söylemesi, güvenilir bir arkadaş olması gibi).
İleride arkadaşlığımız devam etmese bile (ki inşallah devam eder) seni hep iyi bir dost olarak hatırlayacağım.
AYŞE
Sınıfa daha geçen sene teşrif etmene rağmen en yakın arkadaşlarımdan biri olup çıktın. Tanıdığım en değişken adam olmana rağmen tuttuğum bir çok yanın oldu. Bunun yanında en karakteristik özelliklerinden biri de ortalığı velveleye verip, sonra hiç bir şeyden haberin yokmuş gibi kendi halinde biri oluvermen.
Aslında doğuştan birçok şeye kabiliyetin olmasına rağmen bunlar çalışmaya yeterince önem vermediğin için kapalı kalmışlar. Ancak disc-jokeylikte ve piyano çalmakta olduğu gibi eğlendirici yönlerde kabiliyetin ortaya çıkmış. Umarım ki bundan sonra diğerlerini de değerlendirirsin. Örneğin Amerika'da aynı yere düşersek ticaretteki kabiliyetimizi değerlendiririz. Konu değerlendirmekten açılmışken spor-toto, bingo gibi şans oyunlarını hiç kaçırmıyorsun. Anlamadığım, o şansının nesine güveniyorsun?
Take it easy and take care!
ŞÜKRÜ
Bilmem hatırlar mısın, sana .."Hasan Abi" dediğim günleri? Taa o günlerden beri arkadaştık seninle. Ama bu, sıradan bir Alman Lisesi arkadaşlığı sınırlarını aşmamıştı, taa ki sen 11-C'ye gelene kadar. Senin için talihsiz, benim için talihli bir olay sonunda, yani sınıfta kalman sayesinde gerçek anlamda arkadaşlığımız başladı. 2 yıl gibi kısa bir sürede önce okul içinde başlayan daha sonra okul dışında da devam eden anlamlı bir dostluk kurduk.
Gece gündüz (kuzenimde), yaz, kış beraber olduk, zaman zaman heyecanlı maceralara atıldık. Sonunda üstesinden gelemeyeceğimize kanaat getirdiğimiz işleri bile başardık, birlikte disk-jokey'lik yaptık, disk-jokey'lik yaparken duvar boyamayı ve elektrikçiliği de öğrendik.
Şimdi anlamışsındır umarım. senin sınıfta kalmanı kendi açımdan niye "talihli" bir olay olarak değerlendirdiğimi. Dileğim son metrelerini koşmakta olduğumuz Alman Lisesi maratonunda ipi göğüsledikten sonra yollanmızın ayrılmaması ve arkadaşlığımızın devamlı olması (auch wenn du nach Amerika fliegst.)
ADNAN
Bundan bilmem kaç sene önce okulumuzun henüz velet sınıfına girecek sübyanlardan biri Hasan Çelebican'a 30 kuruşluk konser biletlerini 300 liradan sattı. Böylece bu iki zat arasında o zamandan "ölümsüz" bir dostluk kuruldu. Tabii ki o bilet satıcısı Hasan Çelebican'la 2 sene sonra sınıf arkadaşı olacağını bilemezdi.
İşte bu bilgisizlik o günden beri "alternierend" olarak giden samimiyetimizin nedeni oldu. Aslında şu kadar senelik arkadaşlığımızı bir cümlede özetlemek mümkün : «Beraber soktuğumuz sürece çok güzel anlaştık, gerisini hiç düşünmemek gerekir." Ancak herşeye rağmen seni - sokuşun dozunu kaçırmadığın sürece- istikbali parlak biri olarak görüyorum. İstikbaldeki iş orlağımın bana benzer yanları çok olacak.
YİĞİT
Geç tanıdım ama tanıdım.
Sevmem dedim ama sevdim.
Fikrimi değiştirmem dedim ama sen değiştirttin
Umarım arkadaşlığımızın devamı bir zamanlar yanlışlıkla (!) cevirdiğin numaradan karşına çıkmam gibi ufak tesadüflere kalmaz.
ZEHRA
Kolon sökmek, "Porsche" yürütmek, "Honda" araklamak sanatın. Giyim, müzik, driving ihtisasın, Bodrum, Marmaris gelir kaynağın. Fakat bir konuda hatalısın. Çünküü... Don't forget. Too much sex makes you shortsighted.
AHMET
Kendisi her türlü üçkağıdın elebaşısı, kafası her olaya hemen yatan Hasan'ı maalesef yalnızca son iki yıldır tanıma olanağını buldum. Hızlı şöförlüğün ve Mano'ya gelmekteki dakikliğin takdire şayan özelliklerine katılabilir. Amerika ideallerinin gerçekleşeceğine emin olarak doğrusu şimdiden Amerika'lı D.J.'lere acıyorum. Fakat olur da bir aksilik dolayısıyla oraya gidemezsen, en azından burada araba tamircileriyle olan dostluğun ve yakın samimiyetin sayesinde herhangi bir konuda başarılı olacağına eminim.
CAVİT
Alman Lisesi'ne ve zalim hocalarına teşekkür ediyorum, bana seni; insanlığına, yakınlığına ve davranışlarının içtenliğine her zaman inanabileceğim "gerçek dost"u kazandırdıkları için.
ELİF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder