AKLAN AKDAĞ
Şehirkahyası Sok. No.8/8 Kızıltoprak Kadıköy/İSTANBUL Te1:37 72 90
15.5.1964, İSTANBUL
Şöyle bir geçmişe dönüp baktığımda senle olan arkadaşlığımızın sadece sekiz yıllık bir mazisi olduğuna inanamıyorum. Senle hiç görüşemediğim bir gün içinde bir boşluk oluyor. Ve diyorum ki eğer ikimiz de Alman Lisesi'ni kazanamamış olsaydık, yani hiç tanışmasaydık, acaba hergün ne yapardık, kimi konuşur, kime telefon ederdik? Alman Lisesi'ne ilk yıllardan itibaren senle nerdeyse içtiğimiz su ayrı gitmedi. (Amma acıklı bir yazı oldu ha) Bütün maceralara beraber atıldık, aynı meraklara aynı zamanlarda kapıldık. Bunlar arasında benim ısrarımla başladığın ve sonunda balıkları haşlama yaparak bıraktığın akvaryum merakımızı, bir ara salgın hastalık haline gelen, sabahlara kadar yaptığımız partileri ve ettiğimiz dansları ve son olarak da yine beraber başladığımız ve belki bizi üniversite imtihanından bile edecek kadar saran briç merakımızı burada saymadan geçemeyeceğim. Aslında sınıfta Aklan diye sorarsanız, size saçlarını son sene modaya uyarak afro yaptıran (nedense kimse bunun aslında, saçının tabii hali olduğuna inanmıyor), her türlü nüktenin ustası, eli resime yatkın, zaten kendini boyuyla ve saçlarıyla belli eden, çoğunlukla traşsız birini göslerirler. Ama Aklan'ın bunlardan başka daha birçok özellikleri vardır. Değil mi Aklan? Örneğin çok ileri görüşlü olarak yaptığın çok uzun vadeli yatırımlar veya defalarca giderek ezberlediğin "Grease" filmini seyredemeyenlere müzik eşliğinde tek başına ve baştan sona tekrarlaman ve daha niceleri. Bu yazıyı okuyanlara son bir tavsiyem olacak; Sakın ha, Aklan'ın saçına dokunayım demeyin. Aklan sana Şark'ta bol bol briç ve hayat boyu açılış puanı...
S.MAHMUT
Şu okuldaki sıkıntılarımın çoğu senin espirilerin, tahtaya çizdiğin resimler, teneffüslerde kendini dağıtarak çalıp söylediğin pop şarkıları sayesinde dağıldı, gitti. Akloş'cuğum şu son sene ne kadar çok güldük. Senin her sabah durakta dikilmeni (belki de boyun onun için son günlerde böyle uzadı), sis yüzünden kendimizi Edirne yolunda bulmamızı, unutamıyacağım. Sevgili doktorcuğum, arkadaşlığımızın sonsuza dek sürmesi umuduyla...
FİGEN
Bu kısacık yazıda hangi anımızdan söz etsem ?
Amatör rehber olduktan sonra acenta acenta dolaşıp iş aramamızdan mı, geleceğe ait hayali planlarımızdan mı, birlikte yaptığımız şamatalı Anadolu gezilerinden, çadır sefilliğimizden mi yoksa ürettiğimiz sayısız espiriyle (sadece kendimiz) katıla katıla güldüğümüz o tatlı saatlerden mi? Buna benzer daha nice anımıza ilerde başkalarını katmak arzusuyla, Hipokrat yeminini ettikten sonraki hastabakıcılık(!) hayatıyla tüm başarılar senin olsun.
MELİSH
Akloş, dağlar kuzusu ya da namıdiğer aslan parçası...
Senin ulvi şahsiyetine dair ne yazılır bilmem ki? Perma olmadığını iddia ettiğin ve sonunda beni inandırdığın bukleli saçların, son derece değerli şiirlerin ve Meltem ile benden gizlediğin sırla sen bizim sınıfın en tatlı tiplerindensin. Çok söyledim, yine tekrarlayayım; kendindeki bu edebi kabiliyeti değerlendir, sen sen ol vakit varken vazgeç bu tıbbiye sevdasından. Bir dost.
TİJEN
Dear Aklan, sınıfımızın sonradan gelişen Long adamı...
Her girdiği toplulukta sevimliliği, espirileriyle çabucak sevilen, bir anda kalpleri fetheden arkadaşım... Masa tenisine ve bilardoya olan kabiliyetlerini hiç çalışmamasına rağmen köreltmeyi başaramayan biridir. 11-D 80-81'de "GREASE" filmine en çok giden ünvanını kazanırken, etkisinde kalarak taklit ettiği danslarının süperliğini her izleyene kabul ettirmesi ise onun Aklanavolta ismini almasına neden oldu.
Her yönden bağdaşan dostluğumuzun daha nice yıllar sürmesini ümit ederim.
MÜNÜR
Sayın Bay Cumburlop, her ne kadar beni sevimli(!) şakalarınızla sinirlendirdiyseniz de PHYSIK derslerindeki sıra arkadaşlığımızdan çok memnun kaldığımı belirtmek isterim. Ancak şiir yazmakta sayın üstadımız Bayan P.R.S. kadar başarılı olmasanız da bana yaklaştığınızı itiraf etmek zorundayım. Ayrıca benim saç modelimi taklid etmenizi asla unutmayacağım. Saygılarımla
MELTOŞ
Bir elinde pamuk, bir elinde neşter, umurunda mı hasta. Şiir gerçi güzel olmadı ama sana tüm sene boyunca anlattıklarımın bir özetidir. Oğlum, gel sen bu işten vazgeç; kırkından sonra da hayat bir başkadır, derler. Bu sözleri söylemekten benim dilim kurudu, sen dinlemekten bıkmadın. Madem ki bana bunca süre dayanabildin, eh, belki ömrün doktor olmaya da yeter. Hadi bakalım genç tıbbiyeli...
STEED TURGUT
Tüm çabalarımıza rağmen intihar etmekten vazgeçiremedik bu çocuğu(!) Yukarda resmini gördüğünüz bu yaşayan ölü, bir zamanlar bütün sınıfın sevgisini kazanmış, espri ve mimikleriyle milleti kırıp geçiren, her türlü dansın ustası, selvi boylu bir zattı. Sevgili doktor adayı, bıkmadan usanmadan çalışman gerektiğini biliyor musun? Bu da pek benim tanıdığım Aklan'a göre değil ...
SERDAR
Sen dünyanın en "şeker" arkadaşısın...
ZEYNEP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder